Haftasonu ve tatil uğraşı olarak WordPress’le ilgilenmeye karar verdim ve daha önce statik yapılar üzerinde çalışan kodları birer eklentiye çevirmek için çalıştım. İlk olarak da yıl başında bloga eklediğim “author box” ile başladım. Yazının hemen altında gerçeği ve üstte görseli görünen kutuyu; sayfalarda ve yazılarda seçerek gösterecek ve 3 sosyal ağ ikonu ekleyecek hale...
Geldik ikinci yazıya ve stajın teknik tarafına. İlk yazıda bahsettiklerimin biraz daha detaylı olacak diyebilirim. Öncelikle BerilTech‘te staja başlamadan önce veri tabanı ya da veri yönetimi için MySQL’den daha güçlü bir araca hiç ihtiyacım olmamıştı. Hatta açık söylemek gerekirse MySQL’i henüz zorlayamamıştım bile. Bu sebepten ötürü “Neden MySQL’den vazgeçiyim ki...
Üniversitenin zorunlu yazılım stajını BerilTech’te yapacağımı daha önce de belirtmiştim. Haziran’da başladığım staj dönemi 19 Ağustos itibariyle sona erdi. Yorucu fakat çok keyifli bir dönem de böylece geri kaldı. Staja başlamadan önce “beklediğimden daha faydalı geçeceğine eminim” demiştim, fakat açıkcası bu kadarını umut etmiyordum. Ortalama bir staj döneminin ötesinde...
İçinde bulunduğum internet sektörü başta olmak üzere; Türkiye’de hemen sektörde birkaç büyük firma ve onların yaptıklarını taklit eden kimi zaman da etmeye çabalayan küçük firmacıklar mevcut. Taklitten kastım global projelerin lokal versiyonları (YouTube / İzlesene) veya bir sektörün özelleşmiş alt sektörleri (e-bay / pabbuc) elbette değil. Bizim gibi “ilk gelen değerlidir”...
Türkiye’de yazılı olmadığı halde sık sık dile getirilen, öne sürülen kurallar var. Teâmüller de diyebiliriz bunlara. Bir durumun gerçekleşme ihtimalini göz ardı etmenin, “realistlik” olarak belirtilmesi de sık gerçekleşenlerden bir tanesi. Christoph Daum 2003’te Fenerbahçe teknik direktörü olduktan sonraki -belki de ilk- röportajında “Herkesin futbolu bildiği(!) bir...
Mutlaka duymuşsunuzdur; “bir kitap okudum, hayatım değişti” ya da “bir insan tanıdım, hayatım değişti” cümlelerini. Kimi zaman anlamsız da gelse, bu pek afilli gözüken cümle kalıbına inanmaya başladım. Evet, bir video izledim ve hayatım değişti. Bu videonun kahramanı Matt Cutts ve Google’da arama kalitesi üzerine çalışan bir mühendis. 3 dakikalık konuşmasında, temel...
Birkaç yıl önce; henüz Türkiye’nin büyükşehirlerine bile doğalgaz gelmemişken, ocaklar tüpe bağlanırdı. Televizyonda şimdinin kombi reklamları gibi tüp markası reklamı yapılırdı. (Tamam, “ne günlerdi yaa” muhabbetine gitmeyecek merak etmeyin) “Tüpçü” fantezisi bir yana; bir de tüpçülerin kendilerine has fantezileri vardı. Hatırladınız mı? Anımsatıyım. Tüp ya, hani...
Hayatın gerçeklerini bilmesine rağmen, toz pembe yaşayabilen insanlara bazen imrenmişimdir. Sonraki adımın ne olacağını çok iyi bildikleri halde; adımın çukura atılmasına şaşırır ve üzülürler. Ve her geriye gidiş reaksiyonu değil, umudu besler bu insanların içinde. #101 giriş seviyesini gösterir. Şimdi, hatırladığımda o imrenme duygusunu unutturan bir hikaye anlatıyım: Bir kral, sahip olabileceği...
Oh be. Evet “oh be”. Çünkü gerilimi tetikleyen seçimler, futbol, televizyon dizileri ve programları sonunda bitti. Havalar da mevsim normallerine dönerse, normal yaşantımıza dönebiliriz. Bir Oğulcan ve final klasiği olarak yine en çok gittiğimden dersten de hiç gitmediğim dersten de kalıyordum ki; imdadıma dersin hocası yetişti. Yetişmeseydi n’olurdu bilmiyorum. Galiba kolay...
Biraz önce, geç de olsa Fringe’in 3. sezonunu tamamladım. Daha önce blogda Lost’la ilgili birkaç yazı yazmıştım (#1 – #2 – #3). Hatta bir dönem FlashForward’ın (kaldırıldı) Lost’un yerine alabilme ihtimalinden bahsetmiş, mümkün olmadığını eklemiştim. Sanırım 3. sezon finali itibariyle; Lost’un verdiği hazzı tekrarlatacak dizi Fringe olacak. Kurgusu...