Teberzade’den bir mim aldık ve cevaplamak lazım. İlk defa bir mim başlatıldıktan sonra bana paslandı, ben de dağıtılmasına yardımcı olacağım.
Konu: en beğendiğim sanatçı ve eseri. Güzel seçmiş Coşkun, cevap vermeyenler olabilir blogun konseptine uymayacağı için. Müzik ve sanatçılar konusunda seçiçiyimdir. Buna rağmen beğendiğim ezgiyide dinlemeye çalışırım. Söz konusu olan sanatçı ve eseri olduğunda her zaman olduğumdan daha tutucu olmalıyım.
Yılmaz Erdoğan’ın Ankara isimli şiiri ve bestelenmiş hali yıllardır dinlemekten uslanmadığım nadir eserlerdendir! Bu parçayı son Ankara’ya geldiğimde paylaşmıştım. Tekrar paylaşayım.
Yılmaz Erdoğan – Ankara
[audio:http://junkchorn.info/jc/muzik/yilmazerdogan-ankara.mp3]
Ankara’ya öyle yakışırdı ki kar..
asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar…
kimse keman çalmaz belki ama
çok keman çalınsın balolarında
diye yapılmış
gri sisli binalar…
alnının ortasında
ciddi bir devlet asabiyeti.
çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar,
bu zulüm bu sevda bitmezmiş sevmek
bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş!
(biz bir şeyi delicesine severiz
ama tanrım neyi?)
kahve önü çatlak mozaik
bel kemiğine tehdit
kürsüler üstünde
çok sigara içen
öğrenciler
bir daha asla yaşayamayacağı
aşkları teğet geçerken
hep onu sevmeyenleri severek
hep onu sevenin gözlerinden
kalabalıklara kaçarak
karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara,
yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını
bir izmirli güzele dayatmak varken
(hep kardeş olacak değiliz ya,
yaşasın halkların sevgililîğî!)
soyut bir sevdaya
beşik kertilmiş olan
dağda çoban,
şehirde şark çıbanı sayılan,
fırat’ın büyük elleri
ararat’ın kız yelleri
cilo’nun derin nefesleri
hülasa kente hukuk mukuk okun
mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş
anadolu çocukları, ankara’ ya öyle yakışırdı ki kar
asfaltlar ışıldar,
buz tutardı resmi yalanlar
(belki balkona kar seyretmeye çıkar diye
sevdiğimiz kızlar
çok dibimiz donmuştur ve çoğu zaman
bu kar mevzuu
kızlara yeterince ilginç gelmemiştir
hiçbir şey kapalı bir dükkan kadar
hüzünlü gelmez insana
ankara’da,
yoksa bugün bir hayat
yaşanmayacakmı duygusu çöker bütün bozkıra.
Kimse keman çalmaz belki
Belki bu fiim hiçbir zaman
o kadar fiyakalı olmayacak ama
Hiçbir lahmacunda
o okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin
tadını vermeyecek bir daha
Çok daha iyilerini yedim sonra
bizzat Urfa’da hatta
Ama hiçbirinde
o kadar aç oturrnadım sofraya
ankara’ya
öyle yakışırdı ki kar
çok yabancı bir soluk duyulur bazı
bilinmez bir dilin ıslığından
anla ki sıkıldı bizim konsolosluktaki konuklar
öyle deme
Ankara’yı sevmeyene bir zulümdür
bu kadar insanın neden ankara’yı sevdiğini anlamadan
ankara’da yaşamak
yollarına hep sevdiğimiz insanların
adlarını vermediler ama biz her duvara
bilvesile onların adını yazarak yaşadık
kül ve betondan mürekkep
yaşadıkça yaşanılası gelen
o tuhaf bozkır kokusunda…
ankara’ya öyle yakışırdı ki kar.
asfaltlar ışıldar…
bir günden bir sürü gün yapan
mesai saatlerinde hiçbir şey yapan
hiçbir şey alıp hiçbir şey sunan
rakıyı bol sulu içen
dokunmasın için deği!
çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakısı,
hep kağıtlara bakarak,
hep kağıtlardan bakarak
hem neşet ertaş’ ı hem bülent ersoy’ u
aynı anda sevmeyi başararak,
karısının bayat ekmeklerden yaptığı tatlıyı
çok beğenmeyerek ama
yine de bu tasarrufunu takdir ederek
boynu hep kıdemli bir atkının içinde saklıyken
hep bir şeylere birilerine küsmüş gibi
yürüyen…
memurlar…….
ankara’ya öyle yakışırdı ki kar..
asfaltlar ışıldar,
buz tutardı resmi yalanlar…
biz, şimdi kapalı birr kuruyemişçi
dükkanının -ki bütün plan kar altında
tuzsuz ay çekirdeği çitileyip
yanı sıra bafra içmektir-
kötü ışıklandırılmış vitrininden
umutsuzca içeri bakan,
kimliği gereğinden fazla sorgulanmış,
merhabadan çok çıkar ulan kimliğini denmiş,
-yani sistem kendi verdiği kimliği
zırt pırt geri istemektedir-
doğduğu yer yüzünden
doğuştan kavgacı zannedilen ama
pek çoğu kavgadan nefret eden
kavgacı esmer cesur korkak
çoğu kürt çoğu türk çocuklardık…
ankara’ya öyle yakışırdı ki kar….
ha sonra belki ahmed arifin aklına
hiçbir şairin aklına gelmeyecek
-çünkü hiçkimse bir daha ankara’ yı
O’nun kadar sevemeyecek -bir şiir islenir:
kar altındadır varoşlar
hasretim,nazlıdır ankara…..
ustam yine sen bilirsin ama
hangi aralıkta bir şair ölmüşse
işte o,en netameli aydır bence.
ankara’ya öyle yakışırdı ki kar…
asfaltlar ışıldar…
yalanlar…
şimdi ve sonra ne zaman ankara’ya kar yağsa
elim gönlüm, çocukluğum buz tutar.
Evet, gelelim şimdi mim’i göndereceğim şanslı kişiye. Bu mim’i cevaplandırması için Codeluu ve Göksel‘e gönderiyorum. Umarım dikkate alıp cevaplarlar.
Teşekkürler.
———————
Bundan önce cevaplandırdığım mim’ler:
Nasıl Bir Ortamda Blogluyorum
Tek Suçlu Atatürk(!)
Özür Dileriz(!)
Kullandığım Web Tasarım Programları
Türk Bloglarına Neler Oluyor?
Blogumun En Çok Neresini Seviyorum?
mim’i cevapladığın için teşekkürler.Yılmaz Erdoğan sesini çok iyi kullanıyor,şiirlerinin hepsi harika.Çok uç noktalara değiniyor.
Ben teşekkür ederim.
[…] mim paslayanları hemen cevaplayayım da daha fazla bekletmeyelim Net kankalarımızı. İlk Mimi Gazanya göndermiş: Mimin konusu diğer mimlere göre biraz farklı açıkçası hoşuma da gitti. Mim […]
Daha güzelleri vardı 🙂 Olsun bu da iyi…
gönderdiğin mim’e cevabımı yazdım bende burada http://bit.ly/17TCn
Teşekkürler.
Ben de severim bunu.