Evet ilk duyduğumda, tam olarak bu tepkiyi verdim: Biz bunu nasıl düşünemedik? Aslında her şey şu tweeti yazmamla başladı: “Dün faiz haram diyenler, bugün benim bankamdan kredi al diye beğenmediği yayın organlarına reklam veriyor. Demek ki haram da bi’ yere kadar.”
Sonra arkadaşlarım sayesinde öğrendim ki; “Faizsiz Bankacılık” diye bir şey varmış. Tabii önce oldukça şaşırdım: “Kredi kartı hizmeti olan, konut/otomobil ve benzeri kredileri müşterilerine hizmet olarak sunan bir banka nasıl faizsiz çalışabilir?” diye.
Sonra ilk olarak katilimbankalari.com ve tkbb.org.tr adreslerine ulaştım. Giriş oldukça manidar: “Türkiye’de ve Dünya’da İslami inançları gereği birçok insan, faiz gelirinden kaçınmaktadır.” Zaten olayın ilgilendiğim ya da sorguladığım kısmı faizin haram olması değil. Ben daha çok, bunu nasıl kıvırdıklarını merak ederek araştırmaya başladım. Okuduğum ve sitede aktarıldığı kadarıyla katılım bankaları adı verilen, yani “Faizsiz Bankacılık” yaptığı söylenen 4 tane banka var: Bank Asya, Kuveyt Türk, Albaraka Türk ve Türkiye Finans.
Faiz nedir?
Faiz, paraya (ana sermaye) ödenen kira ya da kullanım bedelidir. Yani parayı (örneğin kredi) bir süreliğine alırsınız, bunu geri öderken “parayı kullanma bedeli” ile birlikte para + faiz olarak geri ödersiniz. Tersi durumda; örneğin bankaya para yatırdığınızda ise, banka size paranızın kullanım bedelini öder. Kapitalizm’in önemli noktalarından birisidir.
Dolasıyla “Faizsiz Bankacılık” vaadi Sosyalist bir yaklaşımdır. Peki adı geçen bankalar bu sistemi nasıl uyguluyorlar? Çeşitli kelime oyunlarıyla, faiz kelimesinin yerine “kar payı” yazarak. Zaten herhangi bir sözlüğü açıp bakarsanız, faizin sözlük anlamı da ona çıkıyor (http://tdkterim.gov.tr/bts/?kategori=verilst&kelime=faiz&ayn=tam). Bunun açıklamasını sistem şu şekilde yapıyor:
Bir getirinin faiz olabilmesi için kazancın önceden belli olması ve paranın karşılığında para kazanılması gerekir. Örneğin klasik bankalar belli bir faiz karşılığında mudilerden para toplamakta ve yine ilan edilen faiz oranlarında nakit kredi olarak ihtiyaç sahiplerine sunmaktadırlar.
Açıklamada kullanılan tanımlarda sıkıntı yok, peki söz edilen bankalar bunun aksini mi yapıyor? Bahsettiğim faiz tanımı çerçevesinde, ana sermaye için “para kullanma bedeli” almıyor mu? Veya “para kullanma bedeli” geciktiğinde, bu bedelin üzerinden ikinci kez “para kullanma bedeli” eklemiyor mu? Bir göz atalım: Bank Asya’dan kredi kartı aldığımızı varsayalım.
Dönem sonunda 1000 lira ekstre (borç) geldi. Bunun minimum ödeme tutarını %20’sini ödediniz. Zaten %20 her bankada sabittir. Peki sonrasında, kalan 800 lira borç için nasıl bir işlem uygulanıyor? Siteden alıntalayım:
Kalan 800 TL borca başka ödeme olmadığından son ödeme tarihinden ödeme yapılan tarihe kadar kar payı işletilir. (Bu örnekte süre 30 gün olarak alınmıştır.) Kkdf+Bsmv hesaplanarak kar payına eklenir.
(800*2.44)/100 = 19.52 TL
Kkdf+Bsmv= kar payı*0.20 = 19.52 TL*0.20=3.90 TL
Toplam Kar Payı= 23.42 TL
Sonuç olarak; her bankanın uyguladığı işlem burada da geçerli. Kalan 800 lira borca, belirlenen oran üzerinden kar payı(?) işletiliyor.
Örnekleri arttırmak mümkün. Adı geçen bankalardan, kişisel konut kredisi aldığınızda da “kar payı” karşınıza çıkıyor. Bankadan çektiğiniz kredi, vadelendiriliyor ve vade farkıyla -dikkat!- birlikte geri ödeniyor. 50.000 lira olarak çektiğiniz krediyi yaklaşık 60.000 olarak geri ödüyorsunuz. Bunun adına ne derseniz deyin dünyanın her yerinde “para kullanma bedeli” olarak görülür. Siz isterseniz pamuk, kar payı ya da teyyare falan diyebilirsiniz.
Çok önemli bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum: Katılım bankacılığı sistemi diyor ki; gel paranı bana yatır. Biz sana faiz vermeyeceğiz, çünkü faiz baştan belirlenir. Biz bunu baştan belirlemiyoruz, kar/zarar üzerinden bunu paylaşalım. Oran baştan belli olmadığı için, faiz işletilmiş olmuyor(muş). Peki durum tersi için geçerli mi? Herhangi bir bankaya, gel parayı bana ver. Ben işimi kurduktan sonra, kar/zarar üzerinden hesaplaşalım derseniz ne diyorlar? Ne dersiniz?
Toparlarsam; faizin haram olduğuna inanan insanlar, haklı sebeplere bu vaatlere yöneliyorlar. Fakat ortada sadece adı faiz olmayan, fakat kullanım amacı ve sonuçları aynı olan bir sistem var. En güzeli de, bu sistemi kapitalist sistemin göbeğinde yapılması zaten (ironilere bayılırım).
O değil de, insanları kandırmak bu kadar basit olmamalı diye düşünüyorum.
Not: “Faizsiz Bankacılık” zaten olmaz, boşuna dil dökmüşsün diyen arkadaşlara bu sisteme inanan ve kullanan milyonlarca insan olduğunu hatırlatmak isterim.
Aslında insanlar farklı düşünüyor. Evet insan faizsiz bankacılık olmayacağını düşünüyor bende öyle düşünüyordum. Ama bende birine sormuştum nasıl oluyor diye. Katılım bankalarının yaptığı dediğin gibi kar payı koyması.
Diyelimki ben krediyl…e ev alacağım. Evi buldum ve fiyat mesala 100.000 TL. Banka bana parayı vermiyor. Banka benim yerime o evi alıp bana vadeyle satıyor. Yani banka bir nevi komisyonculuk yapıyor. Banka aldığı 100.000 tl lık evi müşteriye vadeyle satıyor. Banka bana diyorki bu evi 60 ay vadeyle 120.000 liraya veririm sana diyor. Vade dinen caizdir. Dolayısıyla burada banka ve müşteri vadeli alışveriş yapmış oluyor ve işin içine faiz girmiyor.
Böyle olunca mantıklı 🙂
Mahmut; vade farkı değil olayın temeli. Yazıda da detaylandırdığım gibi, kapatalizm’de ana sermaye olarak belirtilen paranın bir “kira bedeli” vardır. Bunu da faiz oranları belirler.
İlk anlattığın zaten tamamen laf ebeliği oluyor maalesef. Çünkü Garanti bankası da aynı yolu izliyor. Hiçbir kredi sana çıkartıp parayı vermiyor. Eksper geliyor, bu ev 80bin eder diyor, sen aradaki farkı ödüyorsun ama o para sana zaten gelmiyor. Yani evi her türlü banka almış oluyor. Fakat bu parayı geri öderken, sen bu parayı kullandın, bir kullanım/kira/faiz ödemen gerekir diyerek geri alıyor. Bu kadar basit.
Faizsiz bankacılık işi komik ama şu sondan 4. paragraftaki kar/zarar işini biraz daha uzun yazsaydın iyi olurdu olur mu? ya da olmaz mı? fikir yürütemedim.
bu konuyla ilgililenen kişiler için güzel bir kaynak oluşturmuşsun. bir web sitesinde ilahiyatçı biri hani sen diyorsun ya buna faiz demiyelim ördek diyelim mesela diye o da aynısını anlatmış. faiz ile kar payını kıyaslamaktan çok bizim takıldığımız yer olan faiz ile taksiti kıyaslamış.
http://yenisafak.com.tr/yorum/?i=36402
bir de vade farkı ile faizi dinimiz ayırmış. vade farkı yani taksitli yüksek bedelden alışveriş helal. vade farkı fiyatların değiştiği bir ortamda bir nevi alışveriş olarak görülüyor.
son olarak geldiğim noktada faizsiz bankacılık yapan bankalar sen para yatırdığında kar payı veriyor, sen borçlandığında ise vade farkı alıyor. isimleri değiştirmişler :).
Serkan; belki tekrar yazabilirim. Tek örnek üzerinden ilerleyince dediğin gibi olmuş biraz.
Emre; şimdi Facebook’ta da konuşuluyor aynı konu. Herkes aynı hataya düşüyor. Vadelendirme/taksitlendirme yapılırsa bir sıkıntı yok. Yani bir insanın ticaret yapıp, malını satarak bundan para kazanmasında herhangi bir sıkıntı yok. İsterse bunu taksitlendirip, vade farkı da koyabilir. Çünkü ticaret yapıyor. Vade farkıyla faiz aynı şeyler kesinlikle değil.
Faiz, parayla para kazanmaktır. Aynı örneği tekrar vereyim:
Ben bankaya 1000 lira yatırdım, sen bankadan 1000 lira çektin. 1 yıl sonra ben 1100 lira alıyorum (kar payı falan diyor ama nafile), sen ise borcunu 1200 lira geri ödedin. Aradaki 100 lira bankaya kalıyor. Herhangi bir iş yapmadan, sadece para işleterek, paza kazanılıyorsa bu direkt olarak faizdir. Bunun, ticaretle karıştırılması çok saçma oluyor.
Adı üzerinden banka burası. Farklı bir şekilde para kazanması mümkün değil.
Merhaba,
Oğulcanın dediklerine katılmakla beraber bazı noktalara açıklık getirmekte fayda var diye düşünüyorum.Olaya parayı işleterek para kazanılıyorsa diye bakmamak lazım. Sonuçta bir fabrika sahibi de parayı işleterek para kazanır bir esnafta.
Burada tartıştığımız nokta faiz 3 temel esas ile belirlenir.(enflasyon+ paranın kirası + risk maliyeti) . İslam dinine göre enflasyon üzerine çıkan yani paranın kirası + risk maliyeti haramdır.
Şimdi faizsiz bankacılık dedikleri olayı savundukları nokta tıpkı Mahmut Özdemir’in dediği gibi banka evi aldı bana vade ile sattı oluyor.
Buraya kadar bir sıkıntı yok çünkü dinde vadeli alışveriş caiz. Ancak diyelim ki ben kredi kartı kullandım. 1000 TL borcumun (Oğulcanın verdiği örnek)
200 TL sını ödeyip 800 TL sını ödeyemezsem eğer 800 tl yi bir sonraki ay 850 tl olarak ödüyorsam aradaki 50 tl faizdir. Çünkü banka o parayı enflasyon + paranın 1 aylık kirası+ bir sonraki ayda ödenmeme riskini göz olarak belirlediği oran ile alıyor. İşte oldu size faiz.
Aynı şey faizsiz bankacılığın tüketici kredileri içinde geçerli sanıyorum. Ödeyemediğin her taksit için bir sonraki ay taksit miktarın artıyor.
Klasik ticarette ise malı satarsın paranı alamazsan alacağın artmaz. Atıyorum bir bakkal size veresiye ürün sattı. Toplam 50 tl. 3 ay sonra ödediğinizde yine borcunuz 50 tl dır. Burda bakkal enflasyon %10 ben artık 50 tl alırsam zarar ederim 55 tl alırım deme hakkına sahiptir. Ancak 56 tl aldığı an ( o 1 tl malının değeri olmaktan çıkmış malsız kazanılan yani zamandan kazanılan bir meblağ olmuştur) faiz almış olur.Ancak bu yöntem tespiti zor olduğundan bakkal 50 tl’lık ürünün veresiye verecekse 55 tl ya yada 60 tl ya satıyorum deme hakkına sahiptir. Bu sayede parasını enflasyon karşısında koruyacaktır.
Faizsiz bankacılık Vadeli işlemler ile bir çözüm sunsada , kredi kartı ve belirli tüketici kredilerinin geri ödenmemesi durumunda ödenmesi gereken tutarın artması ile amacından çıkmıştır. Dolayısıyla bu bankalar faiz geliri elde etmektedirler.
Umarım anlaşılır olmuştur.
hacı eline sağlık. bilgi toplamak için bakınıyorum kaç zamandır. yazın ilaç gibi geldi.
Hesap günü soldan verilen defterlerinizde ” bir çok içki firmasına, kumar firmasına ve tefeciye ortak olduğunuz ortaya çıkacak” nasıl mı? En basitinden faizli bir bireysel emeklilik sisteminde bile adamlar senin paranı borsada devleti sömüren banka hisselerine, alkol üreten holdinglerin hisselerine yatırdıklarını yani seni ortak ettiklerini göreceksin. Yasal olarak katılım bankaları devlete faizli borç veremez devlet tahvili alamaz borsada faizle işlem yapan veya islam dışı işlerle meşgul olan firma hisseleri alamaz bu bile yeter.
Hesap günü soldan verilen defterlerinizde ” bir çok içki firmasına, kumar firmasına ve tefeciye ortak olduğunuz ortaya çıkacak” nasıl mı? En basitinden faizli bir bireysel emeklilik sisteminde bile adamlar senin paranı borsada devleti sömüren banka hisselerine, alkol üreten holdinglerin hisselerine yatırdıklarını yani seni ortak ettiklerini göreceksin. Yasal olarak katılım bankaları devlete faizli borç veremez devlet tahvili alamaz borsada faizle işlem yapan veya islam dışı işlerle meşgul olan firma hisseleri alamaz bu bile yeter.
Eğer meşru bir kredi ihtiyacım var mı?
Eğer öyleyse gerekli kredi miktarı, süresi ve telefon numarası ile bize geri e-posta böylece e-posta yoluyla üzerinde devam edebilirsiniz: liousbrown555@gmail.com