Yazı dizisinin son yazısını 3 ay önce yazmışım, aradan ne kadar da çok zaman geçmiş. Aslında başlarken hedefim hem kısa aralıklarla yazı yazmayı alışkanlık haline getirmek, hem de blogu aktif tutmaktı.
Geçen zamanda neden bu kadar aksattığımı düşündüğümde ilk aklıma gelenler: Bilmök (öncesi ve sonrası sancılıydı) ardından hızlanan projeler, araya giren etkinlikler, vize haftası ve tabii ki aslında bol olan fakat değerlendirilemeyen “boş zamanlar.”
- Seçimlere çok az bir süre kaldı (yaklaşık 40 gün). Türkiye 3 yıldır seçim yapıyor (29 mart, referandum ve 12 haziran). Bu kez süreci boş geçmemek adına bir projeye giriştik: Sosyal Siyasi. Siyasiler zaten sosyal ağlardaydı, fakat yaklaşan seçim ile kullanım oranı artacak ve yazılanlar daha çok dikkat çekecek. Bu doğrultuda, siyasilerin parti bazlı yazdıklarını ayıklayan (mention ve rt olmayan tweetler) ve paylaşan bir çözüm oluşturduk. İlk tepkiler ve gelişmeler olumlu. Takip etmek için: Facebook, Twitter ve bizzat site.
- Bir kuaförün insan hayatında bu kadar önemli yeri olmamalı. Aksi taktirde neden sırf saçlarmı kestirmek için Ankara’ya gideyim ki? Ama yine de söylediğimi tekrar edeyim: Kişisel bakım herkesin yapacağı bir şey değil.
- Facebook’un bu kez hakikaten boku çıktı. Aslında bu tanım; önce Facebook diller arasına Türkçe eklediğinde, ardından video özelliği getirdiğinde gündeme gelmiş ve konuşulmuştu. Fakat son çıkan “Sorular” mevzusu daha farklı. Soru sorma işini, pek bayıldığımız ankete çevirdik ve olur olmadık her şey için kullanıyoruz. Zaten sormaya, kıyasla çıkarım yapmaya bayılan insanlarız. Bi’ bu eksikti kısaca.
- Bizden bahsetmişken ekleyeyim: Hiç düşündünüz mü insanlar neden saatlarce inşaat makinalarını izliyor? Yoksa inşaat “show business” olmaya başladı da ben mi kaçırdım?
- Herhangi bir konuda, öğrenilen yeni bilginin ihtiyaç doğrultusunda olması bence çok önemli. Zira aksi takdirde neden kullanacağını bilmediğin bir bilgi sadece beyin yoruyor. Ben bu tespiti yazılım geliştirme süreçlerini düşünerek yaptım ama farklı konularda da geçerli.
- İnternet sansürü son çıkan kelime listesiyle(!) zirve yaptı. Bence tam bu noktada bırakmalılar, bundan sonra intranet hariç; ne yaparlarsa “tatmin olamayacaklar” sanırım. Haydar haydar!
- Doğa İçin Çal yine döktürmüş. Video linki aşağıda.
- Bir itiraf: Numan Kurtulmuş -partisi değil bizzat kendisi- şu an ülkedeki tüm siyasetçiler arasında ne yaptığını ve söylediğini bilen bence tek siyaset adamı. Umarım olası siyasi sonuçlar kendisi bu sahneden silmez.
- 10 cm kar yağınca okulları kapanan, birkaç saatlik yağmuru kaldırmayacak alt yapıya sahip olan bir ülkede; nükleer santral ya da kanal açma projelerine gelmeden önce yapılacak neler var hiç düşündünüz mü? Ya da düzelteyim; daha bu sistemi oturtamayanları nükleer santral yaparken düşünebiliyor musunuz?
Aforizma #8: “Gemi var, gemicik var; şifre var, şifrecik var; memlekette her olayda kurbanlık koç var, kuzu var; ama en çok da “sığır” var, sığırcık var.” (via @OzanOzen)
Aforizma #9: “Bu topraklarda kolay kolay yetişmeyen ürünler: Özür dilemek, nedamet getirmek, günah çıkarmak, itiraf etmek, pişman olmak, istifa etmek.” (via @MuratGulsoy)
Aforizma #10: “Başbakan “demokrasi bizim için araçtır” demişti ya, Ahmet’i duruşmaya getirmek için araç bulunamaması, artık araca ihtiyaç olmadığındandır.” (via @UmitAlan)
Aforizma #11: “Dualarınızı bildiğiniz tüm dillerde edin, işi garantiye alın. Hatta olayı abartıp Çince öğrenin. Dünyanın yarıya yakınını dinlemiyor olamaz.” (via @ekseriyetle)
Video #8: Doğa İçin Çal #3
Video #9: Bir tablet pc ile ne yapamazsınız?
Öneri Yazı #8: Özgürlükler “twitle” gelmez – Evgeny Morozov
Öneri Yazı #9: Zaman Gazetesi arşivinden: İnsanlık Anıtı
Öneri Yazı #10: Özal’ı hatırlayalım – Özgür Mumcu
Site #3: Hahahaha.fr (açık ve random gülün)
Site #4: Çevrimiçi fotoğraf düzenleme: Pixlr
[…] bir önceki yazısında Sosyal Siyasi’den ve amaçlarından bahsetmiştim. Bu kez yine seçim öncesi, fakat farklı […]