O kadar çok yorum alıyorum ki Isparta ile ilgili yazılarıma, artık patlama yapmanın zamanı geldi. Özellikle:
Isparta’da Ne Var? #1
Isparta’da Ne Var? #2
Isparta’da Ne Var? #3
başlıklı yazılarıma hemen her gün, içeriği küfür olan, tahrik edici ve birçok hakeret barındıran yorumlar geliyor.
Bir süredir, objektif bir şekilde düşünmeye çalışıyorum ve sürekli kendime: “Acaba abartıyor muyum?” diye soruyorum. Yazdığım yazıları tekrar tekrar okuyorum, yargılıyorum. Vardığım sonuç şöyle: Evet abartıyorum. Peki neyi abartıyorum? Açıklanması gereken işte bu kısım. Isparta’nın sadece kötü yönlerini yazdığım için abartıyorum o kadar! Gerisi ortada.
Isparta ile ilgili iyi bir şeyler yazmaya çalıştığımda ise (Isparta’da Ne Var? #2 yazısında olduğu gibi) insanlar, “tabii ki arkadaşlarını kayır” ya da “arkadaşlarından başkası yok zaten” tarzından; yine içeriğinde hakaret barındıran yorumlar gönderiyorlar.
Bahsetmek istediğim diğer bir durum ise insanlardaki -muhtemelen Isparta’da olanlar- “Ya sev, ya terk et!” hastalığı. Bu yorumları, yine hakaret içermediği sürece onaylıyorum. Fakat soruyorum: Bu düşüncede olan birisinin hakaret etmemesi mümkün müdür acaba?
Şimdiye kadar gelen yorumlar arasında en uygun olanı Ömer Bey’in yorumlarıydı. Onları da bilerek yayınlamadığımı kendisine birkaç kez e-posta ile iletmiştim fakat geri dönüş olmadı. “Isparta’dan Ne İstiyorum?” isimli yazının devamı da gelecek, merak eden ve küfür eden arkadaşlara duyurulur.
[…] ne kadar tepki aldığını belirtmiştim. İlk yazıyı okumadıysanız, okumanız tavsiye edilir: Isparta’dan Ne İstiyorum? Bu yazıda biraz daha açmak istiyorum […]
küfür eden arkadaşlar başka diyarları gezip başka insanlarla tanışmamışlar heralde