Kaan Erkam ile 2004’te Ankara’da tanıştım. Keyifli bir stand-up gösterisinin ardından, sohbet etme şansım olmuştu.
Kelimelerle oynayan, seyirciyle iletişimi yüksek bir profil çizdiğini hatırlıyorum sadece. Sonradan öğrendim ki (yaklaşık 1 yıl sonra) K. Erkam hem tiyatrocu hem de yazarmış.
İlk denk geldiğim yerde, bu yazıya konu olan kitabını aldım. O dönemler -14-15 yaşları- fazla dram içermiş gibi gelmesine rağmen farklı zamanlarda 4 – 5 kez okudum.
7 yıldır ne kendisine, ne de herhangi bir kitabına veyahut adının geçen gazete haberine dahi hiçbir yerde denk gelmedim. Kitabı da zaten taşınırken kaybetmiştim. Belki kitapta geçenler bu kadar yer etmese, yazar adından tanımayamazdım.
Geçen gün kitabı, yine görür görmez aldım. Lise öncesi dönemde kitap okumak çoğu zaman sıkıcı gelirken, bu kitabın ne kadar çabuk bittiğini anımsadım.
Ardından da bi’ merak tekrar okumaya başladım. İtiraf etmeliyim, içindekilere dair çok az şey hatırladığımı fark ettim.
Fakat kitap yine su gibi geldi. Yalnızca uyumak için kitabı elimden bıraktım, o da mecburiyetten yani.
Kadınları Aldatmanın 50 Yolu bir kitap için fazla irite edici. Ve pek tabii iddialı. Hatta abartırsak saçma. Kaan Erkam’ı tanımamış olsam, kitabı bedava verseler almazdım. İlk 10 sayfada “olsun diye” yazılmış 50 madde var, kitabın geri kalanı adından alakasız.
Ama konu kadınlar. Alakasız dediysek, o kadar da değil. Yazarın açık sözlü tavrı, kitaba konu olan anılar ve aktarış tarzı için okumaya değer. Sonrasından da ne alırsan kardır.