Bu yazıya başlamadan önce, “silgi sendromu” olarak adlandırdığım bu kötü alışkınlığın ailem tarafından; daha ben çocukken fazla silgi almak suretiyle tetiklendiğine dikkat çekmek isterim!
İlkokul yıllarında, herkes gibi benim de bi’ kalem kutum vardı – belki de herkesin yoktu ama, neyse-. İçerisine gerektiğinden fazlasını koymayı marifet bildiğim o yıllarda, yukarıda da belirttiğim gibi oldukça fazla silgim oldu. Bir zaman sonra, her gün bir silgi kaybediyor olmamdan rahatsız olmamaya başladım. Aslında kalem kutusu olan birinin, sadece silgisini kaybetmesi enteresan değil mi?
İşte bunun farkına varmak 5 yılımı aldı. Ardından, kalem kutu kullanmayı bıraktım. Gri kumaş pantolonlarımdan, dönemin en büyük bozuk parası olan 50.000 TL’yi düşürmem de o tarihlere rastlar. E kalem ile silgiyi -ki uçlu kalem- cebine koyarsan, ne beklersin sanki…
Anlam veremediğim bir şekilde sürekli silgim sınıf içerisinde kayboluyordu ve ben yine yenisini alıyordum. Bir dönem, basit mantık ile büyük bir silgi almaya karar verdim. Fakat o da tutmadı! Onun da akıbeti bir yere kadar. Cebime sığmıyordu yani, gerisi yine sorun değil.
Gün geçtikçe silgisini sakınan, en sonunda da silgi kullanmayan bir insan haline geldim. Ortaokulun özellikle son aylarında cebimde silgim olmasına rağmen – sınavlar dahil- hiç ortalığa çıkartmadım! Yine de o silgimi kaybetmiştim. Fakat o günlerde fark ettiğim şey şu oldu: “Eğer silgimi çok sıkışmadığım sürece çıkartmazsam, kaybolmayabilir”.
Bunu kavradığım an gidip en pahalısından silgi almıştım. O silgi ile 1 adet LGS sınavı hariç, lise hayatım boyunca hiçbir sınava ve derse gelmedim. Evet gelmedim. Gelsem de kullanmadım. “Çok sıkışmak” kavramını biraz abartmışım, farkındayım.
Yılmadım. Her daim arkadaşlarımın silgisini iki bölerek yaşamayı felsefe edindim. Kendi silgim hep cebimde durdu. Ve lise de elbet bitti. ÖSS’de, sadece kendim kullanırım diyerek yanıma aldım ve kullandım. İşe yaradı mı bilinmez ama, aradan 1.5 yıla rağmen bu silgi hala bende ve hala kaybetmemek için çaba gösteriyorum.
Geçtiğimiz günlerde final sınavlarında silginin neredeyse hiç kullanılmadığını fark ettim. Bu da apayrı bir konu.
Nacizane tavsiyem: Silgi, kalem gibi abidik gubidik eşyalarınızı sık kaybetmeye başladıysanız, yukarıda saçma gelen sendrom sizin de başınıza gelebilir. Dikkat.
Ben de silgiyi saklama olayı yok (olmayan silgiyi nasıl saklayacaksam) fakat millettten otlanma olayı var:)
Lisede aldığım bir kutu uç ve bir silgi ile üniversiteyi bitirdiğim aklıma geldi de üzüldüm bir an. Hiç mi çalışmadım ben yahu 🙁
Çalışmazsan bitmezdi ki abi 🙂
Silgi bir nesne değildir,
silgi bir yaşam biçimidir 😛 (yok rıcky martın :D)
http://parisruhluburjuva.blogcu.com/silgiseverlere-hatira-canlandiracak-turden-silgi-resimleri/7031575