Türkiye’de yazılı olmadığı halde sık sık dile getirilen, öne sürülen kurallar var. Teâmüller de diyebiliriz bunlara.
Bir durumun gerçekleşme ihtimalini göz ardı etmenin, “realistlik” olarak belirtilmesi de sık gerçekleşenlerden bir tanesi.
Christoph Daum 2003’te Fenerbahçe teknik direktörü olduktan sonraki -belki de ilk- röportajında “Herkesin futbolu bildiği(!) bir ülkeye geldiğimin farkındayım” benzeri bir söz söylemiş ve eklemişti: “Bu ülkede transfer deyince; gariptir, herkesin aklına santrfor geliyor.”
Yıllar geçti, Daum’un gitti ve tekrar geldi. Bu gün sorsak; 3 Türkiye Kupası’nı, 2 de lig şampiyonluğunu finalde kaybetmesiyle hatırlanır.
Daum, klasik final kayıplarından birini daha yaşar. Fenerbahçe son maçta Bursaspor’a şampiyonluğu kaptırır. Daum’un suyu kaynamaktadır. Sözleşmesindeki şampiyonluk primi, alacakları ve tazminatı gündeme gelir.
Daum ise o günlerde “taraftarın yüzüne nasıl bakılacağı” sorusuna “merak etmeyin, başarılıyım” diye cevap verir.
Aradan aylar geçer, Daum Almanya’da bir gazeteye konuşur: Sezon başında 1 yıl anlaşmak istedim, zorla 3 yıl teklif ettiler. Eğer ki ben “Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’a 10’ar puan fark atarsa, 1 milyon euro daha alır” maddesini talep etseydim kim reddecekti? Türk Futbolu’nun ön kabüllerini yıkmaya mutlak ihtiyacı var.”
Bakmayın Bursaspor’un şampiyon olacağını tahmin ettim diyenlere, bu maddeyi onlar da kabul ederlerdi.
Bu da farklı bir ön yargı oldu değil mi?
Çok iyi bir konuya dikkat çekmişsiniz. Tebrikler.
[…] gösterilenlerin ilhamlarını almaktan çekinmedik, aynı zamanda bu korku bizde derin önyargılar oluşturdu. Eldekileri garantiye almak adına elimizden ne geliyorsa yaptık. Lakin çoğu zaman […]